Geçmişten günümüze binlerce şarkılar geldi.. Herkes kendisine hitap eden şarkıları benimsedi.. Veya sadece tarz,stil için kendisini yansıttı..
Ama öyle bir şarkılar vardır’ki gerçek hayattan alıntı yaparak müziğe aktarılması ve o hisleri o duyguları yaşatması her baba yiğidin harcı değil..
Beni benden alan bir sürü düşünceye daldıran her şeyi bir arada yaşatan olay.. ve olayın şarkıya aktarılması… :/
- -
Olay Malatya'da geçen gerçek bir hikayedir… Malatyalı usta aşık Fahri Kayhan'ın Suna isminde dünyalar güzeli bir eşi vardır… Bir gün Fahri bey kahvede bir arkadaşıyla tartışmaya başlar, olay büyüdükçe büyür ve sonunda karşı taraf sırf Fahri bey'in canını yakmak için alçakça bir yola başvurarak herkesin içinde: “Ne konuşuyorsun Fahri efendi, ben senin karının sırtındaki beni bile biliyorum” diye bağırır, ortalık buz keser… Halbuki adam bunu karısının evde yaptığı bir dedikodudan işitmiştir, zira o dönemlerde hanımların her hafta topluca hamama gidip birbirlerini yıkama ve eğlenme adetleri vardır. Fahri bey perişan vaziyette evine gider, karısı Suna'ya olanı biteni anlatır ve sorar: Ben ona inanmadım, ama elaleme rezil oldum, doğru mu söyler bu adam? Suna hanım iki gözü iki çeşme ağlayarak kocasına “Benim seni nasıl sevdiğimi nasıl hürmet ettiğimi bilirsin, sen de beni öyle seversin bilirim, kurbanın olayım el sözüne kanma” der… Günler geçip gider, ancak Fahri beyin yüzü gülmez olmuştur, Suna ile muhabbeti nerdeyse tükenmiştir… Bir gün eve geldiğinde, Suna'yı odasında kendini asmış halde bulur, kadıncağız kocasının mutsuzluğuna kendisinden şüphe edişine dayanamayıp canına kıymıştır… Yaşadığı acı ve ızdırapla ne yapacağını bilemeyen Fahri Bey sabaha kadar eşinin cenazesinin başından kalkamaz ve şafak vaktinde çektiği acıyla Suna'ya bu ağıtı yakar….